ANTALYA ŞEHİR MERKEZİNİ YIKIP YENİDEN YAPMALIYIZ..

  • Antalya’da kira artışlarının fazlalığı, gündelik yaşamın pahalılığı gibi konular gündemden inmiyor. Şehrin yönetimindeki yetkili kişiler de bu durumu kabul eden açıklamalarda bulunuyor. Bu duruma alışmamız gerektiğinin, Antalya’nın Miami, Barselona gibi uluslararası insanların bir arada yaşayacağı kozmopolit bir şehir olduğundan bahsediliyor. Antalya kozmopolit bir şehir midir?

Öncelikle, yurt dışınıza çıktığınız anda, Antalya İstanbul’dan sonra bilinen ikinci şehir konumundadır. Avrupa genelinde, Dünya genelinde, Antalyalıyım yada Antalya yaşıyorum denildiği anda, Antalya’nın Dünya genelindeki insanlar tarafından bilinirliği olduğunu fark ediyorsunuz. Antalya bir Dünya şehridir. Dünya şehri olmak durumundadır.

Antalya’nın kozmopolitiklik ile ilgili olarak durumu şöyle açıklanabilir. Evet, Antalya’nın mevcut durumuna bakıldığında, şu anda kozmopolit bir yapıda yaşıyoruz. Burada yaşayan insanlara “nerelisiniz” diye sorduğumuzda, büyük çoğunlukla alacağımız cevap “Antalyalıyım” olmayacaktır. Doğum yerlerimize, kültürel gelişimimizi sağladığımız, bir sebepten göç yoluyla gelinen yerlere baktığınız an, hele bir de seçim kurullarındaki kayıtlara bakıldığında, Antalya’nın pek çok şehir, hatta Ülkeden gelen insanların yaşadığı bir şehir olması ile ilgili bir şaşkınlık içerisine giriyorsunuz.

 Antalya’nın mevcut yapısı evet zaten kozmopolit. Ancak, Antalya’nın sorununa şu şekilde açıklık getirmek uygun olacaktır.

Antalya, sadece Türkiye’de değil, Dünya’da coğrafya nitelikleri açısından elmas değerinde olan bir şehirdir. Ancak biz Antalya’nın turizm gelişim döneminde, Antalya’yı inşa ederken son derece hor kullanmaya müsaade edilen planlamalarla inşa etmiş durumdayız. Aslında plansız – uygun planlama yapmadan inşa etmiş durumdayız. Planlama yapılmaya başlanılan dönemdeki ileri gelenler, yöneticiler, bir takım akımlara kapılarak, o dönemin ideolojik akımı diyelim, o dönemin toplumundaki ileri gelenlerin yaratmış olduğu rüzgârlar diyelim, buna bağlı planlama yapmışlardır. Bu akımlara kapılarak ya da o günkü ekonomik gelişmeleri bağlı olarak yaratılan bu akımlara kapılarak Antalya inşa edilmiştir.

Bugün Antalya içerisinde gezildiğinde, 10 yıl önce, 20 yıl önce, 30 yıl önce olmayan mahalleler görülmektedir. Bunun yanı sıra bu mahallelerden önce yapılmış, özellikle 1980’li, 70’li yıllarda yapılmış birtakım yapılar da var.

Antalya, genel olarak değerlendirildiğinde, merkezde öbek öbek bina stoğu olduğu görülmektedir. Hatta bunlara “bina” demenin mümkün olmadığı, betondan oluşmuş mezarlık izlenimi oluşturan alanlar mevcuttur. Görselliği olmayan, kazulet yapılar, şehrin ilk girişteki görüntüsünü ve izlenimini ters yönde etkileyen oluşumlar söz konusudur.

Bazı mahalleler var ki Antalya şehir merkezinde gece dolaşmaya korkulacak alanlardır. Bazı esnaf var ki, insanlar o esnafla alışveriş etmekten çekinmektedir. Maalesef bu tarz durumlar söz konusudur.

  • Antalya’nın mimari dokusu, şehrin turizm kenti olması algısı ile birleştirildiğinde, izlenimleriniz nelerdir?

Antalya’da bizzat, şahsen yaptığım gezilerde ve gözlemlerimdeki tespitlerim, Balbey’inden tutun, Şarampol’üne, Kaleiçi’nden tutun, Haşimişcan’a kadar ki pek çok alanda, binaların pejmürde, avam, kalitesiz ve bakımsız, kötü mimari ile donatılmış olmasını, hatta bu alanların altında yine yerel halkın esnaflık yaptığı işyerlerinin albenisi olmayan, yerel halka ve turiste hitap etmeyen görünümlerini şaşkınlıkla ve üzüntü ile karşılıyorum. Bu kadar kötü mimariyle inşa edilmiş, atıl haldeki yapıların Antalya gibi elmas değerindeki bir şehrin merkezinde yer almasını kabul edemiyorum. Bu kalitesiz içerik ve görünüm ile turizm yapılaşmasının olması da dolayısıyla mümkün değildir.

Kaleiçi’nin içindeki belirli bölgeler hariç tutulduğunda, bu yapılaşma görüntüsünün altında, şehrin bir “ana yapısı” olmadığı ortaya çıkmaktadır.  Barcelona, Miami vb. şehirlere gittiğiniz anda, bu şehirlerin bir ana yapısı vardır. Ana bir merkezi vardır. Ana bir ruhu vardır. Antalya’da bu nerede diye incelediğimizde, Antalya’da böyle bir ruhun olmadığını görüyoruz. Antalya’nın bu anlamda bir şehir bile olmadığını, büyük bir kasaba görünümünde olduğunu düşünüyoruz.

Çok büyük, hızlı büyümüş, bir kasaba niteliğindedir. Binalarda estetik bulamadığımız, yenileşmeye kendini tamamen kapatmış, eski dönemlerde yapılmış tarihi yapıların bu şekilsiz binalar arasında kendini gösteremediği,  binalar kümesi şeklinde varlıklarını sürdürmekte olduğunu görüyoruz. Selçuk döneminde,  Roma döneminde yada Antalya’da geçmişte gelip yerleşmiş ve yaşamış medeniyetlere ait pek çok yapının varlığını bile bilmeden, ortaya çıkaramadan yada değerini gösteremediğimiz bir sistemde yaşıyoruz.

En önemli dönemimiz olan Cumhuriyet dönemine ait binalar göremiyoruz.  “Bakın burada harika bir mimaride bir valilik binamız var, bir belediye binamız var, şehri sembolize etmekte”, diyebileceğimiz bir yapının olduğunu düşünmüyoruz. Antalya şehir merkezinin içler acısı durumuna baktığımızda, bu insanların burada yaşamayı hak etmediğini düşünüyoruz. Çünkü bu şehre bakmıyoruz. Bu şehrin planlaması düzgün değil, düzeltilmesi için adım atılmamakta, bu şehrin planlaması ve altyapısı yetersiz, en temel sorunları çözümsüz kalmaktadır.  

  • Sorunların çözümü için önerileriniz nelerdir?

Yerel yönetimlerin çalışmalarının yetersiz olduğunu ve amaçsız proje odaklı çalışıldığını gözlemliyoruz. Bu konunun siyaset üstü değerlendirilmesi ve şehrin bir “veri bankası” kayıtları ile çalışması gerektiğini düşünüyoruz.

Bu şehirde; gelen, giden, yaşayan, misafir, su ihtiyacı, mevcut su kaynakları, emisyon kaynakları, hava kirliliği değerleri, atık kaynakları, atıkların bertaraf yöntemleri gibi pek çok temel konunun kayıt altına alınması ve izlenmesi gerekmektedir. Elimizde veri olmadan planlama yapılamaz.

Bunun planlamasının yapılması, konu ile ilgili tüm paydaşların verileri değerlendirmesi, buna göre gerekli ve ihtiyaç olan projelerin üretilmesi gerekmektedir. Kamudan özel sektöre, belediyeden sivil toplum kuruluşlarına kadar pek çok paydaşın bu veri bankası sisteminin içerisinde yer alarak, proje üretmesi beklenmektedir.

Antalya’nın kozmopolit bir şehir olma yolunda atacağı ilk adımlar bunlar olmalıdır. Konutların düzenlenmesi, şehir merkezinin konut alanı olmasından çıkarılması, eski, yıkık dökük bina görünümlerinin düzeltilmesi, yolların günümüz nüfus artışına hizmet eder nitelikte genişletilmesine imkan sağlanması, peyzajının insanların konfor alanlarına olumlu yönde etki edecek nitelikte düzenlemesi, mühendislik çalışmalar ile şehrin merkezinin gezilebilir, oturulabilir, dinlenebilir, 7 den 70 ye her yaşa hitap edecek aktiviteleri ile turizm kenti görüntüsünü yakalayabilmenin planlanmalarının yapılması beklenmektedir.

Evet bu şehirde yapılan tabiki projeler var, yollar, kavşaklar, alt yapı projeleri, yeni bina düzenlemeleri.. ancak, yukarıda bahsettiğimiz planlama bütünsel bir planlama niteliğindedir.

Eleştirilerimizden basit bir örnek verdiğimizde, Uncalı mezarlığına yapılmış bir binayı söyleyebiliriz. Uncalı mezarlığına yapılan yeni bina, 2023 senesinde, dışı mermer kaplı, görsel olarak dikkat çeken, inanılmaz bir yapı olarak tanımlanabilir. Oraya böyle bir bina ihtiyaç mı? Mutlaka ihtiyaçtan yapılmıştır, ancak, bu lükste bir yapının orada yapılmasının mantığı anlaşılamamıştır. Şehrin bu kadar temel ihtiyacı varken, Yerel Yönetimin kaynaklarının bu lükste harcanması anlaşılır olmamıştır.

Bu şehirde, şehir merkezindeki imar planının yeniden yapılarak, mevcut yapıların hepsinin yıkılıp yeniden inşa edilmesine ihtiyaç vardır. Buradaki kültüre müdahale edilmesine ihtiyaç vardır. Pozitif anlamda müdahale edilmesine ihtiyaç vardır. Bir şehir merkezi oluşturulmasına ihtiyaç vardır. İnsanların çok kolay bir şekilde yürüyüp gezebileceği, alış veriş yapabileceği, kültürel, sanatsal etkinliklere katılabileceği, trafikten uzak, yurt dışındaki şehir örneklerinde olduğu gibi, aynı Barcelona, aynı Miami, Londra yada Paris’te olduğu gibi bir şehir merkezine ihtiyaç vardır. Bu merkez maalesef şehrimizde yoktur.

Şehir, merkezde yaşayan insanların inisiyatifine bırakılmıştır. Siyaseten bakılarak, ses çıkartılmamaktadır. Siyaseten ses çıkartılmadığı sürece de, insanlar oradaki mevcut bina rantlarını kullanarak esnaflık yapmaktadır. Kira geliri elde etmektedir. Alım satım yapmaktadır. Burada böyle bir keyfiyet olmamalıdır. Bu keyfiyetler kişilerin inisiyatifine bırakılmamalıdır. Şehrin bir anayasası olmalıdır.

  • Şehrin anayasası nedir?

Şehrin anayasası imar planıdır.

Şehirdeki mevcut yolların yeterli olmadığı ortadadır. Şehirde kullanılmakta olan mimari donatıların tamamının altyapısından üstyapısına kadar son derece kötü ve yetersiz olduğu ortadadır.

Yapılan yapıların kontrol edilmemesine, ihtiyaç olan noktalarda tadilat yapılmamasına karşı isyan etmekteyiz. Eleştirilerimize karşı yine basit bir örnek verdiğimizde, valilik binasının önündeki parkı söyleyebiliriz. Parkta yeşil alan var. Altı otopark olarak kullanılmaktadır. Giriş alanı kenarındaki mermerlerin kontrol edilmesi durumunda, görülecektir ki, mermerler yerine oturmamakta, tıkır tıkır sallanmaktadır. Neden hiç kontrol edilmediği ve bakım yapılmadığına isyan etmekteyiz. Bunu “boş vermişlik” olarak adlandırıyor, işini doğru yapmayan, bu şehri bakımsızlığa terk eden insanlara isyan ediyoruz.

Yerel yönetime buradan seslenerek, bu hunharca kullanılan coğrafyayı artık planlamanın zamanı geldiğini bildirmek zorundayız. Bu şehrin “marka” haline getirilmesi zorunludur.

Marka haline getirirken de gerekli düzenlemeleri 2023 sonrası için planlamak, plan konusunda ortak bir mutabakat sağlamak ve o mutabakat çerçevesinde şehrin yeniden yapılanmasını sağlamak şarttır.

Genel bir ifade ile “Şehir merkezinin kentsel dönüşümünü, ferdi değil ada bazlı – bölgesel olarak” planlamalı ve bu dönüşüm sayesinde şehir merkezinin bir seferde ayağa kaldırılması sağlanmalıdır.  

Turist olarak şehre gelen insanların gideceği yer şehir merkezi olmalıdır. Şu anda, Antalya’ya gelen, bir insan nereye gitmeli? Şehir merkezine gitti, Kaleiçi’ni gezdi. Sonra Antalya da yemek yiyecekler. En ünlü / eski restoranlarını çıkarırsak, Lara sahil yolundaki birkaç ünlü balıkçıyı çıkartırsak,  nereyi için tercih edecekler?

Gece eğlenmek için, yine hangi alan tercih edilecek? Rahatça, ailenizle, tereddütsüz gidilecek bir yer neresi?

Antalya’da neden çok ünlü mekanlar yok? Günceli, günü yakalayan markalar yok? Antalya da niye ünlü yeme içme markaları yok? Antalya şehir merkezinde niye yok?

Çünkü o müşteri yok, bu tercihleri yapacak müşteri kitlesi Antalya şehir merkezini tercih etmiyor… Bu tanımlanan müşteriyi şehir merkezine nasıl çekebiliriz? Cevabı; Şehri “marka” haline getirerek, yapabiliriz.

Kaliteli yapılarla donatılan bir şehir merkezi sürekli oturum alanları olarak tercih sebebi olacaktır. Kozmopolit yapının unsuru olan Ülkelerden gelecek misafirler yada Ülkemiz içerisinde tercih edecek olan elit kesim insanlar, şehrin merkezinde oturma ve şehri doyasıya yaşama imkanı bulacaktır. Bu durum, buradaki yaşam tarzını, yaşam kalitesini değiştirecektir.

Yukarıda anılan değişimleri, günümüz teknolojisini, görselliği, sanatsal mimariyi, insanların zaten elmas değeri verdiği Antalya’yı, bulunduğu coğrafya ve konumunu çok daha değerli kılacak altyapı ve üst yapı projeleri ile donattığımız gün, Antalya hak ettiği değere çok daha fazla ulaşmış olacaktır.

Hem yerel halk, hem de ziyarete gelen turist misafirlerimiz için Antalya sürekli ziyaret edilmek istenen bir şehir dokusunu ve ruhunu kazanmış olacaktır. Aksi takdir de Antalya atıl bir şehir olarak, diğer gelişim gösteren şehirlerle kıyaslandığında bir süre sonra büyüsünü elindeki güneş – deniz ve plajlarla sınırlanan bir tercihte yitirecek ve büyük bir köy, bir taşra kenti olarak varlığını sürdürecektir.

Antalya’yı Dünya şehri, Dünya kenti haline getirmek durumundayız. Antalya zaten bu tanımlara göre efsane bir şehir.. Ancak, ismen ve coğrafyasıyla..

Bir süre sonra, artık isim ve coğrafyanın yetmeyeceği açıktır. Şu anda da yetmemektedir. Buna göre şehir yeniden planlanmalı, yeniden inşa edilmeli, gerekirse yıkıp yeniden yapılmalıdır.

Cem ARÜV

9.8.2023

Yorum bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.